27 Aralık 2017 Çarşamba

SHINee Jonghyun'a Veda...


 Merhaba. Bu yazıyı yazmazsam içimi dökemeyeceğimi hissettiğim için yazmak istedim. Ama lütfen... Kaldıramayacak arkadaşlar okumasın. Çünkü ben bu yazıyı yazdıktan sonra toparlanmak adına okumayacağım bir daha... Günlük tutmayı beceremediğimden buraya dökmem gerekiyor gibi hissettim içini. Beni anlayacağınıza o kadar eminim ki...Bir hafta olmasına rağmen ilk gün ki gibi...

Ve kronolojik olarak gittim, bazı şeylerden haberiniz yoksa diye... Yazarken yeniden yaşasam da her detayda nasıl hissettiğimi bilmenizi istedim. Çünkü artık içe atmayı bırakmamın vakti geldi.

*

18 Aralık sabahın çok erken saatlerinde inanamayacağım bir haber ile karşılaştım internette. Dedim ki, "Doğru olduğuna inanmak istemiyorum." 

 Ama bir çok idol sosyal medya hesaplarında baş sağlığı dileklerini iletiyordu. Dakikalar geçtikçe bu benzer postlar çoğaldı. Tek bir haber ile zaten sabahın erken saatlerinde herkes gücünü kaybetmişti. Ben daha önce Kore fandomlarının bu kadar birlik içerisinde olduğunu görmemiştim. 

 Zaman ilerledikçe yeni uyanan insanlar internete girmeye başlamıştı. İçimde öyle bir istek vardı ki onlara, "Hayır, yok öyle bir şey merak etmeyin. Bu tamamen yalan haber." demek istemiştim.

 Bizzat Shawol olan arkadaşlarımın Twitter'a bıraktığı acı dolu yazıları gördükçe boğazıma düğümlendi her şey. O kadar içim çekilmişti ki... Bir süre Twitter'a girmek istememiştim. Hala bir umutta döndüğümde, "Ölüm haberi onaylanmadı, bu haber yalan çıktı." demelerini diledim. Aklıma Rise ve EunB geldi... Aynı acı belki de daha fazlası... Çünkü Rise ve EunB'yi o kadar derinden tanımıyor, programlarını izlememiş ve şarkılarını güncel takip etmemiştim. Ama Jonghyun herkes için farklıydı. Zaten hep böyle düşünmüştüm. Ne yazık ki düşüncelerimin vefat günü doğru olduğunu gördüm. 

 Sadece 1 saat dayanabildim. "Yalan haber, yaşıyor" yazısını görebilmek için sırf, 1 saat sonra Twitter'a girdim. 

 

Döndüğümde internete yayılmış bu fotoğraf ile karşılaştım. Shawollar Jonghyun'un kaldırıdığı hastahaneye akın ediyordu. Önce nedeni ve durumu belli değildi. Sadece intihar diyorlardı. Bir umut intihar olmasına rağmen yaşamasını diledik. Benim gibi bir çok hayran Twitter'a girmek istemiyor ama yaşıyor kelimesini duymak için durmadan takip ediyordu. Yavaş yavaş herkes iconlarını değiştirmeye başlamıştı. Siyah yapanlar uyarıldı, dediler ki... Jonghyun'a siyah yakışmaz. Açık renk yapalım. 

İster istemez güzel haber beklerken şarkılarını, bestelerine göz gezdirdik. Aslında hep haykırmıştı hislerini, düşüncelerini. Asla kendi üzüntüsünü saklamadı. Ne hissediyorsa ve düşünüyorsa onu söylüyordu. Bazen mütevazi çocuk diye yorumluyorduk söylediklerini. Çünkü bize göre Jonghyun asla yetersiz değildi ve kendini öyle görmemeliydi... 

 En yakın arkadaşları da güncellemeler de bulununca iyiden iyiye umutlarımız tükeniyordu. Hastane önünde Shawollar bekliyordu. Dakikalar geçtikçe çoğalıyorlardı. SHINee üyelerinin hastahaneye geldiği söyleniyordu. Resmi bir açıklama gelmiyordu ama SM programlarını hızlıca boşalttı tüm idollerinin. 

 Aniden bir Tweet yayıldı... Yaşıyor diye. Kalbimin orta yerindeki solan çiçek hızlıca başkaldırdı. Bulutlar ardından güneş sızdı ve o çiçeğe yöneldi. Aynı böyle hissetmiştim. dedim lütfen, nolur dayan. Başka bir Tweet gördüm. "Müslüman arkadaşlara, bizim Allah'a sahip olduğumuzu hatırlayın. Dua yoluyla Allah ile konuşabiliriz. Allah her zaman bizim yanımızda." 

 Ettim. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun... İyi bir insan ve güzel bir kalbe sahip olduğu için dualar ettim. Lütfen, iyi haber gelsin diyordum. Lütfen. 

 Jonghyun'a kalp masajı yapıldığı ve hayata döndürüldüğü haberi yayılmıştı sosyal medyada. Kalp ritmim inanır mısınız bilmiyorum ama hızlandı. Bu deli bir umuttu belki ama delicesine yaşamasını diliyordum. 

 CPR (kalp masajı) haberinden sonra idollerin bazıları baş sağlığı dilediği postları silmeye başladılar. 

 Sayfada Jonghyun duyurusunu ben yazmak durumunda kalmıştım. Onu bile uzun bir sürede yazmıştım çünkü kelime bulamıyor, üzüntüden deliriyordum. Bir umut diyerek yazmayı erteliyordum. Sayfada paylaşım yapılmama sebebini duyurmak zorunda kalınca yazmıştım... Ama sonra dedim ki, lütfen bu yazıdan sonra bana özür yazısı yazdır Allah'ım. Yanlış habermiş, yokmuş öyle bir şey özür dileriz Jonghyun yaşıyor dedirt bana...

 Bazıları her şeye inanmayın diyordu. Ama ben 8 yıl önce tanıdım Super Junior'u. Sayelerinde kardeşleri SHINee'yi... Shawol olmadım belki, köşesinden döndüm. Ama grup aktivitelerinden tutun da bireysel aktivitelerini takip ettim. Katıldıkları programlar, grup olsun bireysel olsun... İzlemeye çalıştım. Şarkıları... hiç birini kaçırmadan dinledim; kliplerini izledim. Yani bu çocuklarda yaşam sevincimin bir kısmıydı. Ölüm haberini almama rağmen umut kırıntılarımla oturup beklemem normal değil mi?

 Umutlanmak istemiyorduk ama aynı zamanda umudumuzu da yitirmek istemiyorduk. İyi haber için bekliyorduk öylece hiç bir şey yapamadan. Kyuhyun'da yaşadığımız mucizeyi tekrar diledik. Sonra...
SM resmi bir açıklama yaptı. O an... hissettiğim şeyi asla ama asla unutamam. Tüm umudumla gökyüzüne kadar fırlatmıştım kendimi sonra resmi açıklama geldi ve ben o yükseklikten aşağıya çakıldım. İçim soğudu. Tüm gün kendimi sıktım. Bitti mi, dedim... Bitmiş olamaz. İnanmak istemiyorum. Hayır, inanmayacağım.

 Sonra SHINee Türkiye sayfaları hayatlarındaki en zor, acı paylaşımı yaptılar... Resmi açıklamayı çevirdiler. Bu çok ağırdı. Diğer Türkiye sayfaları için bile zorken... Dünya gündeminin yanında Türkiye gündemine de girdi Jonghyun... Türkiye'deki insanlar onu tanıdı... Nasıl isterdim iyiliği ile, kalbi ile, yaptığı şarkılar ya da yaptığı geri dönüş ile o gündeme girsin... Böyle harika biri son gününde tanınmamalıydı... 


Jonghyun'u iyi ve güzel hatırlamak adına gülen gifleri, videoları paylaşılıyordu... O harika kahkahası... Başa sarıp sarıp dinlemeye başlamıştım. Delirmek üzereydim. Zaten arada Hyeya açar, tüm gün başa sar derdim şarkıyı mp3ümde. Ama hep şarkıyı sevdiğimden dinlerdim ardı ardına. O gün bir daha duyamayacakmışım gibi hissettiğim için dinlemeyi bırakamadım. 

 Sonra tam sebebi çıktı ortaya. 27'sinde daha hayatının en güzel ve en ideal zamanında olan bir genç erkek. (Bize dışarıdan öyle görünüyor tabi ki...) Öğle saatlerinde bir mekan kiralıyor. Ablasına mesaj atıyor. Ve yaklaşık 2 saat sonra kimsenin bilmediği o mekanda ölü bulunuyor. Sebep? Tavadaki kömür briketleri... Her şeyi kendi, bilerek yapması... Canımın acısını anlatamıyorum, yapamıyorum. 

 Benim bir planlayıcım var. Hafızam kötü olduğu için sürekli tarihleri not ederim. Ne yazık ki o koskoca planlayıca unutmayacağım nadir tarihlerden birisi 18 Aralık günü. Üstünü çizebildim sadece. Üzerine o gün neyi ifade ediyor yazamadım. Sonunda Hyeya dinlerken, elimde kalemle öylece hıçkırıklara boğuldum. Tüm gün kendimi tutmuştum. Ağlamamaya sözleşmiş iki gözümde kendini bıraktı. Müziği daha da açtım ki kimse pek duymasın. 

 Ya o gittikten sonra şarkılarının çoğunun listelere yeniden girip zirvelere tırmanması? Tüm o listelerin canı cehenneme. 

 Bir de bu kadar derinden acı çekerken kendini bilmez insanların yazıları çarptı gözüme. Hiç birimizin bu ağır üzüntüsü Jonghyun idol ya da şarkıcı diye değildi. Mesela ben, hayvanlara çektirilen eziyetleri, duvarlara çarpılan bebeği gördüğümde, Afrika'daki aç susuz kalan insanları gördüğümde de aynı oranda üzülüyorum. Çok hassasım. bunu sevmiyorum ama sırf bu olaylarda günlerce acı çekip üzülebiliyorum. Onları da tanımıyordum yakından, Jonghyun'u da. Bununla dalga geçilmesine anlam veremiyorum. 


  Lütfen bizlerde daha fazla o insanları yaralayan kişilerden olmayalım. En azından bu satırları okuyan kişilere sesleniyorum. Artık sanmıyorum ama olurda hala aranızda birine, birilerine anti olan varsa... Tarihe gömsün bunu. O kişiyi umursamasın madem nefret ediyorsa. O kişi hakkında nefret içeren yorum yapmasın. Lütfen... Gördüğünüz gibi sonuçları geri döndürülemez şekilde ağır olabiliyor.

 Bizler için önemsiz gelen tek bir cümleli yorum o insanların aklına, kalbine işleyebiliyor. Jonghyun onu hayata bağlayan şey müzikken en büyük sorununu da müzik haline getirmişti. Sürekli kendini eksik görüyor, yetersiz buluyor, beklentileri karşılayamadığını söylüyormuş arkadaşına. Jonghyun bir çok arkadaşa sahipti. Evet bunu hepimiz ne yazık ki cenazede de gördük. Ya da taziye dileklerinde... Ama Jonghyun bana hep kendi etrafına duvar çeken insanlardanmış gibi geliyordu. Hayır öyle değil. Kesinlikle insanlara samimi davranan birisiydi. Sadece bu duvarlar kendi sorunları mevzubahis olduğunda çevresine iniyor gibi hissediyordum. Yani sorunları da vardı arkadaşları da ama... Hiç birine detaylıca açıldığını sanmıyorum. Tek bir arkadaşına bahsetmiş. Aralık ayı boyunca ölümden bahsetmişler. Jonghyun bunu aşacağına inanıyormuş. 

 Jonghyun uyku hapları olmaksızın uyuyamıyormuş... Uykusuzluğun ne demek olduğunu ben çok iyi biliyorum. Son 3 yılım uykusuz geçti. Sabah kahvaltısına hiç uyumadan geçtiğimi biliyorum aylarca. O yatağa her yattığında neler düşündüğünü tahmin edebiliyorum. Çünkü benim aklımdan geçenler onun eminim ki 1/1000i. 

 Bu sektör hakkında neler neler yazabiliriz ki... Uzar gider. Hepimiz şaşalı harika sahne şovlarının arkasında çekilen acıları, uykusuzlukları, düşünceleri biliyoruz. 

 Jonghyun giderken demiş ki "Çabaladığımı bilsinler." Bence bu şu anlama geliyor: " Ben hemen bu yolu seçmedim. Savaştım. Kendim, sevdiklerim ve beni sevenler için üstesinden gelmeye çalıştım.  Yeni ilaçlar, tedaviler gördüm. Yoruldum. Artık nefes alamıyorum. Boğuluyorum. Tek çarem bu artık." Evet şu kısacık cümle bana çaresizliği hissettiriyor. 



 Jonghyun sen kesinlikle yetersiz değildin. Fazlaydın sen bu sektöre. Sadece seni böyle hissettirmeye yol açtı bu endüstri. Tüm yetenekleri bozuk para gibi harcamaya meyilli bir müzik sektörü var. SEn iyiydin. Harikaydın. Kalbimize dokundun. Giderken bile...

 Normalde hayranların aileleri bu fanlık işlerini pek sevmez. Hayal dünyasında yaşıyor gibi algılanırız. Benimkiler de öyleydi. Fakat Jonghyun'dan bahsettiğimde babamın da boğazında bir şey düğümlendi. Kendimi harap etmemem gerektiğini söyledi. 

Sonra onun son mektubu çevrildi İngilizce'ye... Yutkundum, derin bir nefes aldım ve öyle başladım okumaya. Hangi noktasından bahsetsem ki. Mektup hakkında konuşmak acımı aşırı deşiyor. Üyelerden, ailesinden çok doktorundan bahsetmesi... Ona yüklenmek istemiyorum ama Jonghyun'un içine her söylediği acı ile işlenmiş... Ne yazık ki büyük bir payın o doktora ait olduğunu düşünüyorum. Bana kızmayın bu konuda. Düşüncem gerçekten bu. Tek sorumlu o değil kesinlikle ama...


 Instagram üzerinden yaptığı bir yayında birisi "yılın sonunda ne yapmayı planladın?" diye soruyor. Jonghyun ise cevaben diyor ki: "Aralığın sonunda biraz dinleneceğim."

Geri dönüş var arkadaş nereye dinleniyorsun da diyememişiz... Jonghyun bir değil binlerce ipucu vermişti ona elimizi uzatmamız için. En çok da canımızı bu yaralıyor. Bilemedik ki. O sözlere odaklanamamışız. 


  Şu çiçekler bile kapıldığın ölümü güzelleştiremiyor. Sen güzeldin. Kalbin güzeldi. Gülüşün güzeldi... 

 Cenazaye duyduğuma göre 10.000 kişi katılmış. Ve bu bir rekormuş... Herkes seni seviyordu Jonghyun. Sense kendini o çok sevdiğin müzikten daha az... 

 Jonghyun'un adı 27 Club'a eklendi... Bu kulüp, 27 yaşında vefat eden  ünlülerden oluşuyor...


Pearl 5HINee Turkey sayfasının paylaştığı bir yazı: "Okumaya üşenmeyin bundan sonra. O upuzun röportajları, paylaşımları. Idolleri sakın mutluluk maskesine büründükleri varyetelerden ibaret sanmayın. Sizi "sadece" eğlendirecek birer palyaço hiç değiller. Düşünün şarkılarının ardındaki anlamları, ses verin radyolardaki sözlerine."

Ne kadar haklı...



The Universes Star'ı hiç izlediniz mi? Bir sahne vardı. Suho maskeyle durakta duruyor ve oturan kızın kendisine internetten nefret yorumu yazdığını görüyor. Kız eğilip bakan Suho'ya bakıyor kulaklığı çıkarıp.Kulaklıktan gelen şarkı sesi yine Suho'nun. Suho maskesini indiriyor. Ve sonrasında kız Suho'nun yüzünü görünce hemen siliyorum diyor. Yani şuraya geleceğim... Bu idollerle karşılaştığınızda yüzüne söyleyemeyeceğiniz şeyleri internette atıp tutmayın. Çünkü inanın her birini okumaya çalışıyorlar.



Bir arkadaşın whatsapp ihbar hattından yaptığı bilgilendirme sonucu akşam ana haberlerde Jonghyun'u gördük... Diyorum ya keşke Türkiye de dünya da sadece onu harika sesiyle tanısaydı...

Daha sonra cenazeden bir kaç görüntü düştü timelinea... Minho'yu gördük ilk defa o geceden sonra... Her geleni karşılıyor, gideni uğurluyordu... Çok güçlü görünüyordu. Bazen gülümsüyordu... Ama solgun suratı... Ne yazık ki çok cenaze gördüm. O kadar yıkılan kişi arasında mutlaka birisi dik durmalı. Ama o kişinin de gizli saklı yerde haykırarak ağladığına şahit olmadığımı söyleyemem. O güçlü rolü yapmak sandığımızdan daha zordur aslında. O kişide ne yazık ki Minho'ydu...



Cenaze arabasına bindiğinde Jonghyun'un sadece resminin bulunduğu çerçeveyi okşadığını asla unutamayacağım...

Daha fazla yazamayacağım bu posta, kalbimdeki acı büyüyor... Son cümleye kadar okumaya devam eden varsa teşekkür ederim... İçimi başka türlü dökemiyordum bir haftadır. Dediğim gibi içim bir nebze soğudu. Ama geri dönüp bu yazıyı bir daha okur muyum ben bile bilmiyorum. Şu ara maskemi takıyorum kendi hayatıma devam etmek için.


Jonghyun'un anısına neredeyse tüm şehirlerde helyumlu balonlar uçuruldu gökyüzüne... Ben gitmek istemiştim ama bazı sebeplerden ötürü iki buluşmaya da gidemedim. Galiba ben nedense hala hazır hissedemiyorum uğurlamaya galiba... Hala yaşıyormuş gibi geliyor...







Bu fotoğraflar Jonghyun'un cenazesinin olduğu günden... Rengi "Pearl Aqua" olarak tanımlıyorlar. SHINee&Shawol rengi gibi... Ay bir süre o renkteydi... Hayranlar cenaze sonrasında, Jonghyun'un cennete vardığını bizlere haber verdiğini söylemişti bu fotoğraflar için. Ve kaderin cilvesi midir bilinmez... Ay en son bu renge 1990 yılında yani Jonghyun'un doğum yılında bu renge bürünmüş...

Bir de ufak bir detaydan bahsedeceğim... Şirketlerin çoğu programlarını boşalttı. Ama ne yazık ki Japonya'da etkinlikleri, Kore'deki bazı etkinlikler iptal edilemedi. Bunun sebebini sponsorlara ve Japonya'da işin içinde başka şirketlerin de olmasına bağlanıyor. Bilginize... Hani bu geri dönüşler neden ertelenmedi, bu konserlerde ne işleri var dediyseniz diye.... 

Bu arada SM son albümü yayınlar mı hiç bir fikrim yok... Jonghyun gitmeden önce hayranların üzüleceğini bildiği için bir şarkı yazmış... En azından o şarkı digital olarak yayınlansa... Bilemiyorum bence bu albüm yayınlanmalı gibi hissediyorum... 

Umarım Jonghyun şu an huzur içerisindedir ve kız kardeşlerine göz kulak oluyordur...




- Fıstık Yeşili

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder