Harika bir haber ile geldim. Daha önceki postlarımdan birisinde ablam gibi gördüğüm yazar bir arkadaşımdan kargo aldığımı ve içinden imzaladığı kendi kitabının çıktığını anlatmıştım. Şimdi diyeceksiniz ki, e hayırdır çabuk anlat.
Daha sonraki gelen kargodan ise yine kendisine ait olan üç kitap çıktı. Dedi ki gerçekten okumak isteyen harika insanlara ver. Bir tanesini arkadaşıma hediye ettim. Okudu ve harika bir geri dönüş gerçekleştirdi. Yorumu yazan ben olmasam da beni bile mutlu etti. Çünkü bu kitabı gerçekten seviyorum. Japon Takeru ile Suzan'ın başına gelen komik olaylar sarmalıyla, Sparkle boybandı ve KPop ile dolu bir kitap.
Sonra aklıma bir fikir geldi. Ben de şöyle düşündüm. Geriye kalan her iki kitap için de farklı platformlarda çekiliş yapalım böylece gerçekten isteyen birilerine gitmiş olur diye düşündüm.
(Fotoğraftaki kitap bana hediye edilen. Sizlere başka kitap gönderilecek.)
Bunun öncesinde kitaptan bahsetmek istiyorum. Dikkatimizi çekecek nokta hikayenin "KORE"de geçiyor olması. Evet yanlış duymadınız, Kore'de geçen bir hikaye "Yıldız Gibi Parlamak". Lafı uzatmadan kitap ile ilgili detaylara ve çekiliş kurallarına geçmek istiyorum.
(Ben kitaba dair detayları buradan link şeklinde paylaşacağım ama siz yine de Instagram üzerinden "obo.kitap" hesabına göz gezdirebilirsiniz. Orada kitapta yer alan karakterlerin tanıtımlarından tutun da videolarına, kitapta yer alan alıntılarına kadar her şey var.)
Yıldız Gibi Parlamak
Yazar: Ö.Burcu Öztürk
Sayfa: 117
Yıl: 2016
Kitabın Tanıtımı :
İnternet bazen büyük aşklara, bazen yeni başlangıçlara sebep olabilir. En korkulan uçak yolculuğu insanın kendini tanıma fırsatını sağlayabilir. Müziğe ve bilinmeyen bir yolculuğa ne dersiniz?
Suzan, yayınevinde çalışan hevesli bir stajyerdir. Güney Kore'ye şanslı girişimleri sayesinde uçak bileti kazanır. Gizemli mektup arkadaşı Jun'dan öğrendiği Korece ile bu seyahate çıkmaya karar verir. Yolculuğunun daha başındayken yaşadığı moral bozucu bir olay sayesinde sevimli ve çekici Takeru ile tanışır. Güney Kore'ye adım atmasıyla birlikte yaşadığı talihsizliklerde en çok ihtiyaç duyduğu kişi olan Jun, ya ona kapılarını büyük sürprizler ile aralarsa? Peki Suzan, krizleri fırsata çevirmekte başarılı olacak mıdır?
Çekiliş Kuralları:
Şimdi ilk çekilişimiz Instagram'da "obo.kitap" hesabı üzerinden olacak. Yapmanız gerekenler aslında çok basit olacak.
- Instagram üzerinden "obo.kitap" ve "burcu.kim" hesaplarını takip etmelisiniz.
- "obo.kitap" hesabı üzerinden yayınlanan çekiliş paylaşımını beğenmeniz gerekmekte ve yoruma bir arkadaşınızı etiketlemelisiniz. (Her yoruma etiketlediğiniz farklı bir hesap +1 çekiliş hakkı kazandıracaktır. Lütfen tanımadığınız hesapları etiketlemeyiniz.)
- Çekilişi Instagram story ya da Instagram hesabında duyururarak "obo.kitap" hesabını etiketleyenler +1 çekiliş hakkı kazanacaklardır. (Hesabınız kilitli ise DM yolu ile ekran görüntüsünü (screenshot) bizlere atabilirsiniz.)
- Çekilişi Twitter vb. diğer sosyal paylaşım sitelerinde paylaşanlar ve ekran görüntüsünü bizlere link ile birlikte DM yoluyla bize ulaştıranlar +1 çekiliş hakkı daha kazanacaktır.
- Çekiliş 13.05.2018 tarihinde son bulacaktır. Kazanan kişi çekilişin son gününden sonraki hafta içerisinde duyurulacaktır.
Not: Çekiliş Türkiye sınırları içerisinde olacaktır ve kargo ücreti tarafımızca karşılanacaktır.
Bu yılın ilk K-Pop(Band) konserinden bahsedeceğim bugün. Benim dahil olduğum ilk konserdi. Bu nedenle önemli bir yeri var. Hemen giriş yapıyorum bu geciken konuya.
Sabah erken kalkıp, öğleye doğru arkadaşımızın VIP davetiyesini almak için UNIQ'e gittik. Oradan kahvaltı yapmaya geçeriz diye düşünüyorduk ki beklediğimiz hiç olmadı. Gittiğimizde kalabalık vardı. Biz gittiğimizde yukarıda saatlerce(?) bekleyen hayranlar aşağıya iniyordu. Yetkililer UNIQ Hall önünde sıra olmamızı söylediler. VIP kısmı tam bir kaostu ama GA için o kadar çok kişi gelmemişti. Ben bilet bulamadığım için GA'dan almak durumunda kalmıştım mesela o nedenle hemencecik sıraya geçtim. Şansıma 12. sıradaydım. Hoş bunun önemi pek kalmamıştı, her şeyi ilerleyen satırlarda anlatacağım.
Sırada beklemek düşündüğümün aksine su gibi geçti. Saatlerce sırada bekleyenlerde kaynaştık ve sohbet ettik. Hatta o kadar ki resmen kanka olduk. (Şu günlerde bile hala görüşüyoruz. ^^) Sırada işi olan yerini emanet edip gözü arkada kalmadan gidebiliyordu. Döndüğümüzde genelde elimizde abur cuburlar ve içecekler oluyordu. Sadece kendimiz için değil yanımızda edindiğimiz arkadaşlar için de getiriyorduk anlayacağınız.
Bu konser vesilesiyle de hep yıllardır tanışmak istediğim ELF arkadaşım Sujumma ile tanıştık. Sırada beraber beklemek bile büyük zevkti. ^^ Gözlerimden kalpçikler fışkırdı. Umarım bir gün Super Junior konser sırasında da o atmosferi paylaşabiliriz.
Adminler The Rose üyeleri için getirilen hediyeleri topladı. İçlerinde kocaman ponçik bir ayı vardı. Nazar boncuğumuzu takıp maşallahımızı çektik. Daha sonrasında bilet kontrolü için hepimiz düzgün bir sıraya geçtik ve sıramızı bekledik.
On sekiz yaşından büyük olup olmadığımızı kontrol etmek için kimliklerimizi istediler çünkü mekan aslında bara sahip bir mekandı. Eğer on sekiz yaşından büyüksek bileklerimize bunu belirten bir mühür vuruldu. GA için pembe, VIP için de beyaz birer bileklik taktı adminler. Bilekliklerde sıra numarası vardı ki adminler onu azıcık karıştırmış başta. Arkamdaki kişi sıra numarasıyla önüme geçmişti :D O kadar kusur kadı kızında da olur yani, kaç kişi vardı...
Bilekliklerimiz takıldıktan sonra konser saatine kadar özgürdük. Bu nedenle şöyle bir içerde dolaştık sonra da karnımızı doyurmak için bir yere oturduk. Sanırım yaklaşık 10 kişiydik. (Tabi biz orada öylece karnımızı falan doyururken The Rose üyeleri hayranların konserde olmasını fırsat bilerek İstanbul turuna devam etmişler. :/ ) Neyse. Daha sonrasında Starbucks'a gidip bir şeyler içtik. Çok fazla vakit geçirmeden ikinci katta hayranların kendi kafalarına göre sıra olmaları nedeniyle bizler de rahatımızı bırakıp sıra olmaya geçtik. Güvenlik görevlileri açıkçası pek de bir işe yaramadı. Öyle elleri arkada dikildiler. -,- Onun yerine VIP ve GA'dan birer hayran kendini feda ederek bir çok kişiyi sıraya sokmaya çalıştı. Nihayetinde sıra haline gelebildik ki aslında araya kaynamaya çalışan yüzsüz insan çoktu. Yani 15. sırada olup başınızı yana çevirdiğinizde 300. sıradaki kişiyi görebiliyordunuz. 400 kişilik VIP'ler içeri binbir kontrolle girdikten sonra bizler de kontrolden geçtik. Belli bir zaman sonra selfie çubukları vb şeyler girmesi yasak olmasına rağmen girmeye başlamıştı. Eh GA'yı VIP'lerden ayıran kocaman sete güvenilmişti elbette. Bırakın bir şey fırlatmayı biz bir şey bile göremiyorduk. :( Ayrıca GA'da şöyle bir sıkıntı yaşaPandı, kaban ve ceket bırakılan alanda arka taraftan daha ön sıradakiler geçmemişken koşturulmaya başlandı. Jewelbet de bağırarak onları durdurmaya çalıştı ama dışarıdan sanki kargaşayı o başlatmış gibi göründü.
Bunu da buradan açıklayalım Jewelbet kaosu yaratan değil kaosun ciğerine bıçak saplayan koca yürekli turuncu saçlı ablamızdır. :DD:D: Ayrıca değinmek istediğim diğer nokta; Bet ile daha önce CNBLUE izlemiştik ama bu beraber ilk "konser"imizdi. Çok duygusal değil mi, ağlayacağım. Umarım Allah daha fazlasını nasip eder. :D Neyse... Konu dağıldı...
Ve nihayet konser başladı... Ben 12. sıradaki olarak yanımdaki 300 küsur sıradaki kızın tüm üyelerin ismini söyleyip "oppa" kelimesini eklemesine nasıl sabrettiğim konusunda bir fikrim yok. Tüm konser boyunca bağırdı, zıpladı ve kendisiyle birlikte beni de hareket ettirdi. Zira vücudum resmen ona yapışıktı, nefes alacak halimiz bile yoktu...Öndeki demirlerde vücuduma geçti zaten... Neyse eğlenmeye çalıştık. Yapacak bir şey yoktu... Onun dışında fancam içeren bu videomu izleyebilirsiniz... Uzunca bir fancam var. ^^ Elimden geldiğince ve yanımdaki kızın izin verdiği kadarıyla görüntü yakalamaya çalıştım. Pek başarılı olmadı ama neyse. :D:D
The Rose "Paint It Rose Tour" videomu buradan izleyerek bazı şeylerin gözünüzde canlanmasını sağlayabilirsiniz:
Video sonunda kafayı bulmuş gibi görünebiliriz ama kesinlikle alkol yoktu. :D:D Sanırım konser kafasıydı bilemiyorum. :D
Bunlar da konser sonrası elimizde kalan anılardan bir kaç fotoğraf...
"Evet" demekten başka seçeneğiniz yok gençler:D
Klipteki bir görüntüye gönderme...
Türkiye sayfasına ait bir proje. Bir arkadaşın elindekini çektim, bende yoktu. Bu arada adminlerin dağıttığı setler ücretsiz değildi, konser alanında satış izni önceden verilmiş fakat sonradan izin geri çekilmiş. Bu nedenle adminler bu paketleri dağıtıyor gibi görünmüş. Ama hepsi SATILIKMIŞ. Yani setleri alanlar lütfen adminlerle iletişime geçip ücretlerini er geç de olsa ödesin lütfen. <3
Mutluluk sarhoşluğunun sonundan bir kare.
Başka bir ELFdaşımla yeniden karşılaştık. Öznur'un yeri de bende bambaşkadır. ^^ Kendisi tüm paketleri sırtlanmış konserde bekleyen hayranlar için dağıtıma gelmiş. Binbir stresle elinde kocaman bavulla hemde... Kimse kıymetini bilmedi... :/
(Bu arada Öznur ile fotoğraf çekildiğimiz yer, The Rose grubunun Hi-Five'a giderken kullanacağı asansörün dibi. Tabi ben dalgınlıkla çekim yapmadım ama çocukları asansör çıkışı gördük. Yorgunlardı ama cidden belli etmemeye çalıştılar. Hi-Five süresince bizlerde camın arkasından onları izledik. Son enerji kırıntılarıyla hayranlarla ilgilendiler.)
Neden yedi bela Hüsnü gibi çıkmışım bir fikrim yok. Eğer Zabuunn da bizimle birlikte olsaymış AlwaysHungry Team tamamlanmış olacaktı. Umuyoruz ki en yakın zamanda bu konserlerden birinde AlwaysHungry Team olarak tamamlanacağız.
Bu fotoğrafın komik bir hikayesi var... Tabi ki anlatmadan olmaz. Gördüğünüz gibi 5 kişiyiz... Bu 5 kişi gecenin bir yarısı taksiden atıldı. Sebebi; şoförün 4 kişi gördüğü yolcu grubunun 6 kişi olması. Metroya bıraktığımız 1 kişi gitse bile 5 kişi kalınca enselendik. :D Sevgili taksi şoförü gecenin bir yarısı başınıza bir şey gelse de umrumda değil diyerek bizi taksiden attı. Vicdanıyla onu takside baş başa bırakarak biz de taksiyi terk ettik. Neyseki daha sonrasında vicdanlı başka bir taksiciye denk geldik de bizi taksisine kabul etti. Daha sonrasında bu 5'li olarak bir yere karnımızı doyurmaya gittik. Eh konser sonrası açız sonuçta. Aç ayı eve gitmez. :D:D Ayrıca harika dostlukların da başlangıcı oldu bu konser. ^^
Umarım ülkemizde daha nice güzel konserler olur. <3 Şimdilik bu postluk benden bu kadar. Geciktiği için özür dilerim. :(
Bir garip Yeşil vardı ne oldu ona derseniz... Yeşil çok yoğun. Son haftalarda yine boyumdan büyük bir işe kalkıştım. O da nedir derseniz... K-Pop dans kursuna başladım. Ama cidden iyi ki bir delilik ile başlamışım yoksa uzun bir süre daha kalkışmazdım bu işe. Belki yapmayabilirdim bile.
Bir gün Mei (Cansın) ile Starbucks'da otururken sohbeti açıldı. Dedim İzmir'de K-Pop dans öğreten bir stüdyo var. Hem de bir etkinlikte tanıştığım yetenekli bir kız öğretmenlik yapıyor. O yetenekli kızı siz de tanıyorsunuz aslında. Kendisi Elçin olur. Evet hani DIARROW grubundan Elçin... Mei hadi gidelim bir konuşalım deyince bende sanırım arkadaş arıyormuşum yanıma. Alel acele kalktık ve kendimizi ON STUDIO'da bulduk. Detayları öğrendik falan stüdyodan çıktık. Dedim ne oluyoruz, vay canına bir anda kursa yazıldık. :D
Gelen telefondan sonra cumartesi günleri gitmeye başladık Mei ile kursa. Öğretmenimiz Elçin, açıkçası adını duyar duymaz gözüm kapalı tamamdır yazılıyorum demiştim zaten. Etkinlikte öyle bir etkilerinde kalmıştım ki... Dedim umarım tüm yarışmalarda birinci olurlar. Yani KKM yarışmasını da canlı olarak izlediğimde "İnşallah kızlarım kazanır" demiştim. Kazandıklarında çok mutlu olmuştum. Neyse Elçin ve Güniz'e aşkımı şu an kusmasam iyi olur konumu dağıttım. :P
İlk hafta CLC'nin Black Dress şarkısına çalıştık. Yani bizim şansımızdan mıydı bilmiyorum ama... ÇOK ZORDU. Tabi bizim sınıfımız dansa başlayalı aylar olmuş. Mei ile UFO görmüş insan gibi izledik ilk gün. Anladık ki cidden zor bir iş. Hayır öte yandan ben bu fibromiyalji illetini yeneceğim diye girmişim bu kursa ama cidden bunun için çok mu yaşlıyım acaba demedim değil. Sınıf bomba, öğretmen desen hay maşallah.
Bu nedenle Mei ile haftaiçi de pratik yapmaya gittik. İdolleri artık daha iyi anlıyoruz. Zira 1,5 saatte sadece dansın ilk 20 saniyesini tam bitirebildik.
Her hafta yeni bir şarkı öğrendiğimizden hepsini tam öğrenemiyoruz açıkçası ama çabayla o da oluyor onu anladık. Yaklaşık bir ay oldu bile biz başlayalı. Şimdiden kaslarımın biraz uzadığını hissediyorum, en azından ellerim ve kollarım biraz daha dirençlendi.
Bu zamana kadar hangi K-Pop şarkılarının koreografilerini deneyimlediniz diye sorarsanız;
CLC - Black Dress
Mamamoo - Starry Night
Pentagon - Shine.
Ama bunun devamı gelecek inşallah. Mei ile arada pratiklerimizi atsak mı diyoruz ama bu konuda şu an kararsızız çünkü gözlerinizi kanatmak istemiyoruz. :P