22 Eylül 2014 Pazartesi

#Etkinlik : 2nd International Food Event


  Yine bir içten doğaçlama 'Hadi kalk gidelim ya' etkinliği ile karşınızdayım. :) Açıkçası az önceki cümlede dediğim gibi oldu.Bir kaç gün önce facebookta davet edildiğim etkinliklere bakarken kendimi bir anda yakında olacak İzmir etkinliklerinde buldum.Daha sonra 20 Eylül'de gerçekleşecek olan '' 2nd International Food Event '' etkinliği ile karşı karşıya geldim.Etkinlik sayfası olduğu gibi İngilizce olunca vazgeçmiştim ama tabiki kenara yıldızlayıp allayıp pullayıp sık kullanılanlara eklemekten kendimi alamadım.

2nd International Food Event *fb etkinlik sayfası*

 Etkinlik sayfasıyla karşı karşıya geldiğimin ertesi günü, İzmir'de YGS'ye hazırlanmak için gittiğim dershaneden arkadaşımla facebook üzerinden konuşmaya başladık. *Konuşmaya başlama konumuzu sizlerle daha sonra paylaşacağım.Açıkçası İzmirli K-Pop dans severlere harika bir haberim var.Fakat haber kesinlik kazanmadan post atıp, yayıp, herkesi boşuna heveslendirmek istemiyorum.Neyse.*Onunla en son MUBANK in Istanbul öncesi MBLAQ hakkında konuşmuştuk.Kfanlığının çok ilerlediğini bilmiyordum.Laf arasında etkinlikten bahsettim ama sayfanın İngilizce olduğundan da bahsettim.Derken bir oldu bitti ile gitmeye karar verdik.Şaka gibiydi.Zaten birbirimizi uzun zamandır görmemenin heyecanı varken birde etkinlikte yabancı kişileri göreceğimiz için heyecanlanmıştık.

 Etkinliğe gelicek olursak; her ülke temsilcisi geleneksel tatlarıyla bir stand açacak ve elde edilen gelir engelli çocuklar için kullanılacaktı.Birde sanırım yemeklerin tatları ile ilgili bir yarışma yaptılar, fakat detay bilmediğim için yanlış bilgilendirmek istemiyorum.

 Ertesi gün Alsancak garının önünde buluştuk ve caddenin köşesinde bulunan St. John Angelina Kilisesindeki etkinliğe doğru gittik.Kilisenin kapısına kadar geldik ama herkes İngilizce konuşuyordu.Gözümüz korktu.Zira ben İngilizce konuşamıyorum.Anlıyorum, yazı olarak çeviri de yapabilirim ama konuşmam çok zayıf.Yanımdaki arkadaşım İngilizce kursuna gitti ama heyecandan hani olur ya beyin kendine format attı. :))
Derken kendimizi bir anda kilisenin kapısından girerken bulduk.Tam Türkçe bilen var mı diye sormaya hazırlanıyorduk ki 'Hoşgeldiniz' denildi bize.Arkadaşımla suratımızdaki ifadeyi görmeniz lazımdı.Sanırsınız çöldeydikte vaha bulduk. :)) Sonra görevlilerden birisi 'Türkçe konuşan mı arıyordunuz?Farkettim ben sizi.' dedi.Güldük.

 Giriş için adımızı soyadımızı yazılar ve 10 TL gibi bir ücret ödedik, bize karşılığında 5 adet kupon verdiler.Her biri 1 TL değerindeydi.İçeride kupon gerekirse tekrar satın alabileceğimizden bahsettiler.Birde sanki benim geleceğimi biliyorlarmış gibi girişte YEŞİL bir kalem hediye ettiler.*Oha dedim ki umarım bunu içimden demişimdir kimse tepki vermemişti ama :D *

 Ayrıca kapıda öğrendik ki, Kore bu yıl yokmuş. :( Kore temsilcisi irtibata geçmediği için Japonya için etkinliğe katıldık.

 Kilise girişinden sonra mutfağın tarafındaki bahçeye ulaştık.Kocaman beyaz bir pankart asmışlar.Üzerinde neredeyse her dilde 'Hoşgeldiniz' yazıyordu.İşte böyle;


 İçeri girdiğimde şöyle bir gezelim diyordum ki Çin'in standını gördük.Neredeyse hiç bir şey kalmadı desek yeridir.Zira biz etkinlik saatinin başlangıcından bir saat sonra gelmiştik.Standda sadece acılı taze fasülye vardı.Tabi bu Türkçesi. :) Acı bana dokunduğu için alamadım.Ayrıca temsilcilerin çoğu Türkçe biliyordu.^^ Çin'in temsilcileriyle bir fotoğraf çekilelim dedik sonra.Bizi kırmadılar, sevindik. :) 


  Tabi diğer ülkeleri görmezden gelip Japonya diye ağlandığımız saniyelere geçiş yaptık :) Bahçeye yakın bir standda Japonya temsilcisi Kumi abla ile tanıştık.Türkçesi çok sevimliydi.Eşi ile beraber o kadar naziktiler ki.Yüzlerinden bir an olsun gülümseme silinmedi.Fakat biz biraz geç kaldığımız için Japonya standında da hiç birşey kalmamıştı.Kumi ablaya kapıdan sadece Japonya için geri dönmediğimizi söyledik ve üzüldüğümüzü belirttik.Üzüntümüzü gerçekten hissetmiş olacak ki bize iki adet cüzdan uzattı.Normalde teşhir için konulduğunu biliyordum o cüzdanlara.Tam konuşmak için ağzımı açacaktım ki Kumi abla bu cüzdanların annesinin elinden çıktığını ve bize hediye ettiğini söyledi.El yapımı cüzdanlar gerçekten çok zariflerdi.Kumi abla ile fotoğraf çekinmek istediğimizi söylediğimizde güler yüzle olur dedi ve eşi de beraber bir fotoğrafımızı aldı.İşte zarif Kumi abla ve bize hediye ettiği cüzdanlar.


Japonya standından sonra yetkililer konuşma yapmak için bahçeye çıktı.Herkes hemen hemen oradaydı. *Kumi ablayı da orada görebilirsiniz.Kore bayrağının orada fotoğraf çekilecektik ki, kalabalığı görünce vazgeçmek zorunda kaldık :( * Baş şef sanırım üzerinde böyle beyaz bir şey vardı.Neyse.Konuşma yaparken *İngilizcem yettiği kadarıyla* günün birincisini ilan etti.Finlandiya'nın salatası birinci olmuş.Alkışladık falan derken sıcaktan dolayı içeri geçmek zorunda kaldık.


 İçeri girdiğimize ilk başta 'Türkçe konuşan mı arıyordunuz?'diyen çocuk bizi bulunca dürttü.:D Yanımıza başka bir kız sürükledi ve 'Bu arkadaşta yedi yirmi dört dizi falan izliyor.' dedi ve kaynaşmamıza vesile oldu.:) Yanımdaki arkadaşıma da yüzü çok tanıdık gelmişti.Kendisine de domuz eti konusunda danıştık.Almanya'nın masasında domuz eti olabileceğinden bahsetti.Ama iyi ki tanıştık.Günümüze renk kattı.

 Biz Çin ve Japonya standında ve bahçede vakit geçirirken açıkçası saniyeler içinde masalardaki yemekler bitmişti.El mahkum bizde önümüze gelen ilk standda göz gezdirdik ve bademli kek *Daha çok turta gibi birşey* şeftalili soğuk içecek aldık ve bahçede takılmaya başladık.Birde masalarda bakın böyle bir harita bırakmışlar.Üzerinde etkinliğe dahil olan ülkeleri göstermişler.


 Bahçede kendimize gölge yer edinmişken bu aradada hem laflıyor hemde bir gözümüz kapıda acaba Koreli gelir mi ya kafasında dikiliyoduk.Derken arkadaşım sence bunlar Koreli mi bi baksana dedi.Bende kapıda kupon alan kişileri arkalarından gördüm.Arkadaşıma döndüm.Şu ikisi Koreli ama diğerleri Çinli olabilir dedim.Laflamaya devam ettik.sonra arkadaşım geliyorlar, ben konuşma başlatıcam dedi.Bir anda gelenleri durdurup konuya girdi.O kadar heyecanlıydı ki ben ordan öylece onu izledim:D Çocuk bahsettiğim kızları gösterip Korean dedi.Arkadaşımla göz göze gelip kahkaha attık.Artık Korelileri sırtından bile tanıdığım için içimden kendimi alkışladım. :D

 Nasıl olduğunu anlamadan mail adresi diye kıvranan arkadaşım için kendimi Koreli kızlara 'Can you give ur mail adress?' derken buldum.Ama o kadar sıcak kanlılardı ki.Çok doğal, bol kahkahalı, bol yarı İngilizce, Türkçe, tarzanca ile kısa bir konuşma geçti aramızda.Anlaşabildik mi, evet anlaştık.Birer fotoğraf çekildik.Koreli kızlardan birisi de yanımızdaki Çinli arkadaştan rica etti o da kızlar olarak bizim fotoğrafımızı çekti.


 Arkadaşımla biz daha sonra ayrılırken hepsi bahçede toplaşıp bir koltuğa dizilmişlerdi.El sallayarak ayrıldık yanlarından.Daha sonra eve gittiğimizde etkinlik sayfasından ve mail adreslerimiz sayesinde facebookta ekleştik, yavaş yavaş tanışmaya başladık.Bu arada fotoğrafta sap gibi durmuşum ama Uzak Doğulular dokunmayı sevmiyorlar ki yakınlaşayım.

 İşte bir etkinlik günümüzde böyle geçti.Umarım devamı gelir.
Bir sonraki postta görüşmek üzere. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder